logo-03

Kan Uyuşmazlığı

Kan uyuşmazlığı nedir?

Kan uyuşmazlığı, anne ve babanın kan grupları arasında uygunsuzluk olmasıdır. İnsan kan grupları A, B, AB, ve O olarak 4 türdür. Bunun yanı sıra Rh faktörü de pozitif ya da negatif olabilir.

En sık rastlanılan kan uyuşmazlığı Rh uygunsuzluğudur. Eğer anne Rh(+) ise hiçbir şekilde Rh uyuşmazlığı olmayacaktır. Baba Rh(+) iken anne Rh(-) ise bu durumda Rh uyuşmazlığı karşımıza bir sorun olarak çıkabilecektir. (Rh(+) antijen var demektir. Rh(-) ise antijen yok demektir.) Bu durumda bebeğinde Rh(+)olma ihtimali var demektir. Eğer bebek  Rh (+) olursa bebeğin kanındaki bu Rh faktörü (yani antijen) gebelik veya doğum sırasında anne kanına geçer ise annenin bağışıklık sitemi Rh faktörünü ortadan kaldırmak için antikor adı verilen maddeler üretir ve sorun başlar. Gelişen antikorlar bebeğin kanında eritrositlerin (kan elemanlarının)  parçalanmasına ve bebekte çok şiddetli kansızlığa (anemi) sebep olur. İlk gebelikte bu sorunun ortaya çıkma ihtimali %1 civarında iken sonra ki gebeliklerde %7 oranındadır.

Rh uygunsuzluğundan sadece baba pozitif anne negatif iken söz edilebilir. Baba negatif anne pozitif ise uyuşmazlık önemli değildir.

Gebelik veya doğum sırasında oluşabilecek aşağıdaki durumlar bebek kanının anneye geçmesine ve annenin bunlara karşı antikor oluşmasına sebep olabilir. Bu durumlar:

Düşük, kürtaj, dış gebelik, amniosentez, CVS, kordosentez gibi girişimler yapılmasıdır. Ayrıca gebelik sırasında yaşanabilen her hangi bir kanama, plasentanın erken ayrılması ve doğum sırasında fazla miktarda kanamalar da kan uyuşmazlığına sebep olabilmektedir.

Kan uyuşmazığında eğer bebek etkilenmiş işe anneden bebeğe geçen antikorlar bebeğin kan hücrelerinin parçalanmasına neden olur. Bu durumda bebekte kansızlık yani anemi görülür. Buna bağlı olarak ultrasonda bebekte hidrops adı verilen durum tespit edilir. Bebekteki anemi sonucu kalp yetmezliği ve vücut boşuklarında biriken sıvı hidrops tablosunun nedenidir. Hastalığın şiddetine ve yok edilen kan hücrelerinin miktarına bağlı olarak bebekte anne karnında ölüm de dahil olmak üzere bir çok sorun ile karşılaşılabilmektedir.

Kan uyuşmazlığının teşhisi için hamileliğin başlangıcında hem anne hem de baba adayının kan grubunun bilinmesi önemlidir. Eğer anne Rh (+) ise babanın kan grubu önemini yitirir. Eğer anne adayı Rh(-) ve baba adayı Rh (+) ise gebelik başlangıcında annenin kanında normalde olmaması gereken antikor aranır. Bu teste indirek coombs testi adı verilir. Eğer yapılan İndirek coombs testi pozitif çıkar ise etkilenme var demektir ve hemen gerekli takip ve tedavi için plan yapılmalıdır.

Eğer hamileliğin başlangıcında yapılan İndirek coombs testi negatif ise bir etkilenme yok demektir ve hamileliğin 28. haftasında bu test tekrarlanır ve halen negatif ise annenin Rh pozitiflere karşı antikor oluşturmasını engellemek amacı ile anti-D iğnesi yapılmalıdır. Bu iğne gebeliğin sonuna kadar koruyucu olacaktır. Doğumdan sonra bebeğin kan grubu bakılır ve eğer Rh (+) ise ilk 72 saat içinde yeniden anti-D yapılmalıdır. Yapılan bu iğne de bir sonraki hamilelikte kan uyuşmazlığı probleminden korunmak içindir.

Benzer şekilde düşük, dış gebelik, kürtaj gibi durumlarda ve tanısal amaçlı girişimler olan amniyosentez, kordosentez, CVS gibi işlemleri takiben hemen anti-D yapılmalıdır.

A,B,0 uyuşmazlığı nedir?

Annenin kan grubu O iken babanın kan grubu A, B, AB iken çocuk babanın kan grubunu alırsa görülen kan uyuşmazlığıdır. Bütün gebeliklerin yüzde 20’sinde görülen bu uyuşmazlık teorik olarak mümkündür ancak pratikte önemi yoktur çünkü etkilenme çok hafif olur. Bu nedenle pratikte ABO uyuşmazlığı araştırılmaz ve bunu önlemek amacıyla herhangi bir ilaç yapılmaz.

İlk çocukta da görülebilir, anne karnında ağır seyretmez. Genellikle doğumdan sonra tanı konur. Hafif geçmesinin ve takip açısından önemli bir değere sahip olmamasının nedeni A ve B eritrositlerinin anne  kanında derhal tahrip edilmeleri bebeğe geçen Anti A,B ve AB antikorlarının çocuk dokuları tarafından tutulmaları ve pek azının eritrositlere ulaşmalarıdır. Yine de yeni doğan bebek yakından takip edilmeli ve gerekirse uygun tedavi planlanmalıdır.